17 Ağustos 1999 gecesine ait bu cümle hala kulaklarımızda... Nasıl unutulur ki böyle bir acı...
Ben o zaman henüz 10 yaşındaydım. Depremin ne olduğunu bile bilmezken en kötü şekilde yaşayarak öğrenmiştim.
O gece İstanbul'daydım, Avcılar'da. Depremin İstanbul'da en çok hasarı verdiği yerde yani. Ben, yengem, babaannem ve dedem birlikteydik.
Gece 03:02'de çok şiddetli bir sarsıntıyla uyanmıştım, ne olduğunu anlayamamıştım. Benim gibi deprem nedir bilmeyen babaannem de anlamamış olacak ki ben kalkmaya çalışırken beni yatağıma yatırıyordu. O sırada dedem "Deprem oluyor" diye bağırarak bizi dışarı çıkardı. Her yer karanlıktı, insanlar pijamalarıyla canhıraş sokağa fırlamıştı. Hep birlikte sokaktaki boş bir alana toplandık sonra ve günlerce dinmeyen ambulans sesleri gelmeye başladı.
Sabah olduğunda evi görmeye gittik. Bizim apartmanda çok fazla hasar yoktu, biraz çatlaklar vardı sadece. Ancak giderken gördüğüm yıkılmış evler hala gözümün önündedir. Yerlebir olmuş koskoca apartmanlar, dışarı fırlamış eşyalar, oyuncaklar ve tabi ki enkazlardan çıkarılmaya çalışılan insanlar...
Ben bu anları yaşarken annem ve babamda ayrı bir sıkıntı yaşıyorlarmış. Acaba biz öldük mü yaşıyor muyuz?...
Annem o anları anlatırken hala gözleri dolar. Onlar o sırada İstanbul'da değildi ve bizden haber alamıyorlardı. Hemen yola çıkmışlar. İstanbul'a geldiklerinde yıkılan binaları, ambulansları gördükçe hissettiklerini anlatmaya kelimeler yetmez sanırım.
Annem ve babam evin yakınına gelip yıkılmadığını görünce dünyalar onların olmuş. Sonra buluştuk ve hemen İstanbul'dan ayrıldık.
İşte 17 Ağustos benim için bu anılar demek...
Tüm ölenlere rahmet, yakınlarına da başsağlığı diliyorum...
Umarım olanlardan ders alınır ve bir daha bu acılar yaşanmaz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder